Az

Az

Hakan Günday

EdebiyatRoman

E-Kitap

bitirildi

Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az... Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi...
Belki de hayat, yanlış anlayınca güzeldi. Sadece yanlış anlayınca. Ama her şeyi...
Sayıları da öğreniyordu. Doğum ve ölüm tarihleri arasındaki tirelere bakıp elli yıllık hayatların tek bir çizgiyle özetlenmesine şaşırıyordu. Sanki her adını okuduğu ölü, bir an için de olsa canlanıyormuş gibi hissediyordu.
Dünyanın en eski kurumu: Aile. Ya da yarısı: Anne. Babası yoktu. Gitmişti. İstanbul’a. On iki yıl önce. Annesini hamile bıraktıktan dört gün sonra. Bir daha da dönmemişti. Ama en azından insaflı davranmış ve karısını yalnız değil, hamile bırakmıştı. Allahın, imamın ve iki şahidin huzurunda evlenmişler, dolayısıyla herkes gidince geriye bir de Allah kalmıştı.

© 2024

Taylan Tatlı

TwitterGithubInstagram