Cengiz Erdem
EdebiyatRoman
E-Kitapbitirildi
Her insan kendi içinde sonsuz yaşam olanakları barındırmakla beraber, sosyal hayat dediğimiz hapishane bu olanakların önüne set çekip insanı düşünüp yapabilecekleri son derece kısıtlı bir varlığa dönüştürür.
Herkesin bir şey olmaya çalıştığı dünyamızda bir hiç olmaya çalışan kişilerin varlığı göze çarpıyor, çarpılan göz kör olmasa da olanı olduğu gibi göremez hale geliyor.
Genellikle geleceğin şimdiden hareketle ve geçmiş kalıntıları üzerine inşa edildiği söylenir. Bu bir noktaya kadar doğru olsa bile genel olarak son derece yanlış bir yaklaşımdır konuya. Zira geçmişin kalıntısı değil, şimdideki halidir tarih denilen şey. Geçmişten bir şey kalmamıştır artık, sadece yokluk vardır insanı çevreleyen ve içindeki boşluğu geçmişle değil, gelecekle doldurmaktan başka yapacak bir şeyi kalmamıştır insanın.
Suç işlendikten sonra suçlunun cezasını çekmesi mağdurun zararını telafi etmekten uzaktır bence. Bu sadece iş işten geçtikten sonra sunulan bir tesellidir mağdura.
Ben iletişime ve diyaloğa karşı olan bir insanım. Kendi hakikatlerimi dillendirir, hemen akabinde de susarım. Söyleyeceklerimin sizin sorularınız tarafından şekillendirilmesini istemiyorum çünkü. Sizin sorduğunuz yanlış sorulara yanlış cevaplar vermektense, kendi doğrularımı dillendirmeyi yeğledim, yeğlerim.
Yani içinde yaşadığımız sosyal-siyasi-ekonomik-kültürel çevre dış dünyada gördüklerimizi nasıl göreceğimizi önceden şekillendirmekte ve bizi yazılı olmayan kurallara tabi birer özne haline getirmektedir.
Yani insan kitabı okurken, kitap da insanı okur denebilir. Bu ikisi okuşur ve yazışır belli ki... Kitapta geçen olaylar okuyucunun geçmişine göre şekillenir, böylece de okuyucu kitabın kendi geçmişi ve hatta şimdisi ile derin bir ilişki içerisinde olduğuna kanaat getirir.
Sen de takdir edersin ki insanlar artık özdeşleşecek nesne bulamıyordu sevgili okur, çünkü televizyon ve DVD’ler kitleye rol modellerini pompalayamıyordu artık.