Uykulu bir hali vardı ya da uykusuz. Düşünü seriyordu bahçelere, yollara, avlu içlerine, serin yataklara, odaların ahşabına. Rüyaları her yere iplik iplik serilmişti. Öyle ki biz de artık onun düşlediği kadardık. Onun düşlerinde ve ancak o kurdukça yaşayacaktık. Dayı, belki de, gerçeğe, ancak bir düş olduğunda tahammül edebiliyordu.
Ne boktan kokular var içimizde. Dışarıda parfümler.