Romanların kendi benliğinden sıyrılıp bir başkasının ruhuna yaklaşmasına olanak sağlayışını seviyordu. Karakter hüzün içindeyse Youngju da hüznü kalbinde hissediyor, acı çekiyorsa acının derinliğini sezebiliyor, kederliyse onun da içini keder kaplıyordu. Youngju başkalarının duygularını böylesine benimsedikten sonra kitabı kenara koyduğunda, yeryüzünde yaşayan herkesi anlayabileceğini düşünürdü.
İnsan en nihayetinde bir ada değil midir? Bir ada kadar tek başına, bir ada kadar kimsesiz.
Terk edenlerin hikâyesi. Birkaç gün süren veya sonsuzluğa uzanan terk edişler. Her biri farklı şekillerde gerçekleşmiş olsa da nihayetinde her terk ediş, kişinin yaşamını değiştirirdi.
İrade veya tutku gibi kelimelerin ne anlama geldiğini irdelememeye karar vermişti çünkü güvenmesi gerekenin, benliğini yönlendirmek adına sürekli tekrar ettiği bu kelimeler değil, kendi sağduyusu olduğunu anlamıştı.